2021 yılı verilerine göre Türkiye’de boşanan çift sayısı 174.000’in üzerindedir. Bazı anket sonuçları ise, ilişkilerin yaklaşık %60′ında finansal stresin pandemi sürecinde arttığını ortaya çıkarmıştır. Bazı çiftler için bu stres, eşlerin arasında bir fatura, satın alma, banka hesabı veya kredi kartı ekstresi saklanmasına neden olabilir. Bir başka ankette ise, ortak bütçeleri olan çiftlerin %43′ünün bir tür finansal aldatma veya finansal sadakatsizlik yaptıklarını itiraf ettiği görülmüştür.
Türk Medeni Kanununa göre (TMK 186) Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Ayrıca TMK 185’e göre Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır.
TMK 186’daki bu yükümlülüğün ihlali hallerinden olan, finansal aldatma, çok çeşitli davranışı kapsar. İş sonrası iş arkadaşlarınızla geçirilen mutlu saatler gibi, küçük alışverişleri eşten gizlemek gibi görünüşte basit bir şey olabilir. Ancak daha ciddi bir şey de olabilir: ortak hesaptan para çekmek, geliri veya borçlar hakkında yalan söylemek, rıza olmaksızın büyük miktarlarda borç vermek, izinsiz abartılı alımlar yapmak veya banka hesaplarını veya kredi kartlarını gizli tutmak gibi.
Esasında gelişen dünyada finansal sadakatsizlik (financial infidelity) olarak tanımlanan bu kavram, Yargıtay’ın süregelen içtihatlarında “ekonomik şiddet” kavramı içerisinde değerlendirdiği kimi davranışlardır. Bu gibi haller “ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik” “eşin mali konulardaki güvenini sarsma” olarak kabul edilip, sebep olan eşin kusuru nedeniyle boşanma kararı verilmesi ve tazminat ödemesi sonuçlarını doğurmaktadır.
Ekonomik şiddet kavramı altında, dar bir alan olan finansal sadakatsizlik karşılığı olan bazı davalarda verilmiş kararlara aşağıda yer verilecektir.
-Eşlerin aşırı borçlanmaları, neticesinde “alacaklıların eşi rahatsız etmesi” Y2HD.18.03.2004, 2070-3881
-Kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği ve eve “haciz gelmesine sebep olması” Y2HD -12.11.2007, 2101-15530
-Eşim kumar oynuyor boşanmak istiyorum, düşüncesi de aslında finansal sadakatsizliğin tespiti sonucudur. Bu hususta “kazancını şans oyunlarına harcama” “at yarışı oynama alışkanlığı”, “aşırı derecede şans oyunu oynamaları” gibi haller pek çok Yargıtay kararında yer bulan boşanma sebepleridir.
-Tipik bir finansal sadakatsizlik hali olan; Eşinden habersiz borç almak konusu da bir boşanma davasında incelenmiş ve “…eşinden habersiz etraftan borçlanan davalı – davacı kadına oranla daha ziyade kusurludur” şeklindeki Yargıtay kararına konu olmuştur.
-Evin kirasını ödememek de bir boşanma davası konusu olmuştur, “kocanın eşiyle ve eviyle ilgilenmediği kiralarını ödemediği, eşini aşağıladığı ve beğenmediğini söylediği, kadının ise boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanmadığı anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda davacı koca tamamen kusurludur”
-“habersiz olarak yüksek ekonomik değerde olan bir taşınmazını ilk eşinden olma oğluna devretmek suretiyle, eşinin mali konulardaki güvenini sarsma”
“eşinden habersiz taşınmazını satma”
-“gelirini saklama”
“eşini ailesinden para istemeye zorlama”
-“erkeğin eşine sürekli olarak harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uygulaması”
-“eşinin izni olmadan eşine ait kredi kartını kullanma”
-“cebinden habersiz para alma”
-“uzun yıllar eşinin aşırı hesaplı ve cimrilik ölçüsündeki tutumluluğuna dayanmak zorunda kalan kadının, ekonomik ve sosyal alanda özgür ve rahat yaşamak ve ekonomik şiddetten kurtulmak için açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Hukuk Dairelerinin incelediği dosyalarda çıkan nihai kararlardır.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyenin, ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, yaşanan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği durumlarda, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak uygun miktarda maddî (TMK 174/1) ve manevî (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekir.
Finansal sadakatsizlik olarak nitelendirilebilecek davranış neticesinde, ayrıca eşlerin edinilmiş mallarının zarar gördüğü durumlarda, açılacak mal rejimi davalarında eşin mahrum kaldığı katılma alacağının tespiti ve tahsili de ayrıca tazminattan bağımsız olarak mümkündür.
Bu tür bir hadise boşanma davalarında tarafların talebinin profesyonelce, doğru nitelendirilerek sunulması, kusur durumunun delillendirilmesi önem arz etmektedir. Muhatabın sosyal ve ekonomik durumu, maddi-manevi tazminatın takdirinde belirleyici ektendir.