“Gabin” kavramı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesinde düzenlenmektedir. Corona sebebiyle, ölücülere yok pahasına mal satmak zorunda kalanların gabinden doğan hakları yazımızda incelenecektir.
Yetkililer tarafından, Covid-19 salgınının sosyal ve ekonomik hayata etkilerini en aza indirmek için (icra takiplerinin durdurulması, kira ödememe sebebiyle tahliyenin durdurulması, işten çıkarma yasağı, işsizlik, kısa çalışma, ücretsiz izin ödeneği, sosyal yardımlar, kredilerin ertelenmesi gibi) önlemler alınmakta ise de tüm bu önlemlere rağmen salgının ekonomik hayata pek çok olumsuz etkisi olduğu muhakkaktır.
Tüm önlemlere rağmen, borçlarını ödemekte zorluk çeken, kredi ertelemesinden istifade edemeyen, işyerini kapatmak zorunda kalan yahut hiçbiri olmasa dahi geliri düşen ve sürecin uzamasıyla zaruri giderlerini karşılayamayan kişiler, ilk çare olarak mevcutlarını satma yoluna gitmektedir.
Ekonomik hayattaki bu belirsizlik nedeniyle talep düştüğünden, halk arasında “ölücü” olarak adlandırılan ve değerinin altında mal almak için fırsat kollayan kişilerin aradığı ortam oluşmuştur.
Bu kişilere mal satmak zorunda kalanların durumu “Müzayaka Hali” olarak değerlendirilebileceği gibi, yapmış oldukları işlem de hukukumuzda “Gabin” (Aşırı Yararlanma) olarak tabir edilen durumu oluşturmaktadır.
Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu halin oluştuğunun kabulü için, “edim ve karşı edim arasındaki oransızlık” oluşması gerekir. Bu objektif unsurdur. Yani satılan malın (ev-arsa-tarla-araba-antika-mücevher-kooperatif hissesi vb. her tür taşınır-taşınmaz mal) değeri, ödenen bedelin çok üzerinde olması halidir. Bunun yanında satıcının “darda kalma” halinin gerçekleşmesi, alıcının ise satıcının şahsındaki özel durumunu (müzayaka halini-darda kaldığını) bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Bu da subjektif unsurdur. Bu şartlar gerçekleştiğinde, gabin söz konusu olur.
Bu hak ne zaman kullanılacaktır?
Kişiler, müzayaka haline düşüp (darda kalıp) malını rayiç değerinin çok altında bir fiyata, durumunu istismar eden bir kişiye satmak zorunda kalıp, işlem tamamlandıktan sonra; dava açılabilecektir.
Zarar gören satıcının (sömürülenin), zor durumda kalma halinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıllık veya azami beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirdikten sonra iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı vardır.
Özellikle bu durumda kalıp, mal satmak zorunda kalanların, satmak zorunda kaldığı bedeli resmi olarak alması, (resmi muamelelerde ve banka hareketlerinde gerçek satış fiyatının üzerinde bir fiyat gösterilmemesi) yasal işlemlerde haklılığını ispat için önem arzetmektedir.
BALANTEKİN HUKUK BÜROSU
09.04.2020
- Etiketler:
- Aşırı Yararlanma
- corona
- covid-19
- Gabin
- müzayaka
- Ölücü
- Ölücü Piyasası
Olağanüstün hallerde süreli olarak Rehin verilmiş mal yada emtiaların durumunda da yasal haklar aynımıdır?
CevaplaTBK md. 28 "bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık" demektedir. Rehin de bir sözleşme türüdür. Şartları sağladığında, rehin sözleşmesiyle ilgili de gabinden doğan haklar kullanılabilir.
CevaplaDikkate alıp yanıtladığınız için i çok Teşekkür ederim
Cevapla